MÜDÜRÜMÜZ SAYIN AYDIN USMAN´IN MEVLANA HAFTASI MESAJI
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek. Başımız da tek, aklımız da tek. Ne diye iki görür olup kalmışız İki büklüm gök kubbenin altında, ne diye? Mevlana
Sevgili Mevlana Dostları,
Yedi yüzyıl önce Anadolu’ya gelerek, öğütleriyle, eserleriyle, öğretileriyle, yaşamıyla yankısı çoğaldıkça çoğalan bir ses olmuştur Mevlana. Bu ses ki taş kalpleri sevgisiyle yumuşatmış, hoşgörüsüyle sarmalamış , bilgeliğiyle kendine hayran bırakmıştır. Bu ses ki sadece bu topraklarda değil, dünyada yankılanmıştır.
Peki nedir Mevlana’yı bu kadar özel ve bilinir kılan?
Nedir bundaki gizem, mana?
Nedir onu sadece dinimizin değil bütün dinlerin ortak paydası yapan?
Gönüllerimizi buluşturan, kalplerimize inancın, sevginin, kardeşliğin ve iyiliğin tohumlarını ekerek ; ilmiyle, öğütleriyle, hoşgörüsüyle birlik ve beraberliği Anadolu topraklarında yeşerten bu yüce gönüllü sevgi adamına, dünyanın barış elçisine minnet duygularımı ifade etmek istiyorum.
Mevlana, bu toprakları bize ait kılan ulular kervanının iki cihan serveri….Açtığı çığırla sadece bizi değil tüm dünyayı aydınlatan bir güneş. Yolda kalmışlara, yolunu şaşıranlara, kafası karışanlara” Gidecek yer yok O’ndan başka, “ deyip Allah’a kavuşmaktan başka bir şey istemeyen bir sevgili…Düşünce ve duygu dünyasına insanı baştacı yapıp, yanlışı doğru, cahili bilgin, münkiri mümin, düşmanı dost yapmaya uğraşan bir mürşid, mütefekkir ve gönül adamı.
Mevlâna der ki, "Aşk geldi. Damarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ondan ötesi hep O..."
Uğruna bir ömür bağışlanan, yanıp yankılanan bu eşsiz sevgili. Allah´tır. İçindeki bu coşkunluğu Şems´in adında sembolleştirmiştir. Mevlâna´nın aşkı, ömrünün üç merhalesinde olgunlaşmış, bir ömür bu uğurda harcanmıştır. Bütün ömrümün hülâsası şu üç sözden fazla değildir der: Hamdım, piştim, yandım."
Mevlana, Mesnevi’sinde gönül dilini şöyle tanımlar :
“Söz deri gibidir, mana da onun içindeki...
Söz beden misali ve manası da bu tatlı candır.”
Kelimelerin bir ruhu vardır. İnsandaki ruhun çıkması gibi kelimenin de manasının kaybolması, onun ölümü olacaktır. Dolayısıyla önemli olan konuşma dilindeki kelime değil, gönül dilindeki manadır. Biz manasında bulduk Mevlana’yı.
Ve Şems ... Onun adının geçtiği yerde bu ismi telaffuz etmezsek olmaz. Mevlana henüz kırklarındayken, ansızın çıkıverir karşısına. Çalar kapısını. Karanlık ve siyaha ait keskin dilli bu yabancıya, ardına kadar açılır kapılar. Tıpkı adının manası gibi onun yaşamına bir güneş gibi doğar ŞEMS. Güneş ki artık o olmazsa olmaz…. Mevlana sonsuz bir okyanustur artık. İki suyun birbirine kavuşması gibi kavuşurlar birbirlerine.
Sevgili Mevlana Dostları,
Son zamanlarda yaşadıklarımız bu fikirlere bu dünya görüşüne bu ruh zenginliğine hayranlığı daha da arttırıyor. Ne olursa olsun biz Mevlana’nın duygu ve düşünce zenginliğinin yoldaşı olacağız. Bu yolda nesiller yetiştirip, umudu kesmeyeceğiz Çünkü Mehmet Akif’in dediği gibi “ Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak Alçak bir ölüm varsa eğer budur ancak .”
Bombalara, teröre , insan hakları ihlallerine, savaşlara, kötülüğe ve karanlığa karşı olanca sesimizle Mevlana şiirleri okumaya devam edeceğiz …
Bugün Vuslatının 743. yıl dönümünde Hz Mevlana’yı rahmetle yad ediyorum.
İlçe Milli Eğitim Müdürü
Aydın USMAN